Ana Sayfa
Hakkımda
Kitaplarım
Alternatif Eksenler
Harşit Çepnileri
Bahçecik Tarihi
Köşe Yazılarım
Şiirlerim
Tebliğ-Konferans
Haberler
Fotoğraf Galerisi
Ziyaretçi Defteri
İletişim
Her türlü sorunuzu buradan sorabilirsiniz.
ÇEPNİ ADI VE SEMBOLLERİ
ÇEPNİ KÜLTÜRÜ
2.1. Çepni Adı ve Sembolleri
2.1.1. Çepni Tabiri
Çepni adının geçtiği tüm kaynaklar onların Oğuz Türklerinin bir kolu olması hususunda ittifak halindedirler. Çepni tabiri ilk olarak XI. yüzyılda kaleme alınan Divân-ı Lügât-i’t Türk’te geçmektedir. Kaşgarlı Mahmud, 22 bölük olarak ele aldığı Oğuz boyları içinde Çepnileri 21. sırada tanıtmakta ve onların damgalarını da resmetmektedir (Sümer, 1999:229). XIII. yüzyılda Hindistan’da kendi adıyla anılan eserini kaleme alan Fahreddin Mübarekşah, birçok Türk kavmi ile birlikte 15 kadar Oğuz boyundan bahsederse de bunlar arasında Çepni ismi geçmemektedir (Sümer, 1992:7). Çepni tabirine rastlanılan ikinci kaynak XIV. yüzyılda kaleme alınan Câmi-ü’t Tevârih’dir. Vezir Reşideddin, eserinin II. cildinde “Tarih-i Oğuzân ve Türkân” adıyla Oğuz Destanı’nı naklederek Oğuz Han’ın ölümünden sonra yerine geçen büyük oğlu Kün (Gün) Han’ın bilge kişisi Irkıl Hoca’nın devletin devamlılığı adına 24 oğula birer lâkap, ongun ve damga tespit etmesi aktarmaktadır (Çelik, TA/VI:312). Câmi-ü’t Tevârih’de Üç Okların en büyüğü olan Kök (Gök) Han’ın 4’üncü oğlu olarak sıralanan Çepni tabiri ilk kez yine bu eserde anlam karşılığıyla birlikte “Çeharum: Çepni yani her câ ki yağı bîmed bî-tevakkuf ceng küned” (Dördüncü; Çepni nerede yağı / düşman görürse hemen savaşır) şeklinde ifadelendirilmiştir. (Sümer, 1992:8). Yine XIV. yüzyılda Endülüslü Ebu Hayyân tarafından kaleme alınan Kitâb-û’l İdrâk fî Lisân-i’l Etrâk adlı eserde de Çepni ismi bir Türk boyu olarak zikredilmektedir. Bu eserin Kahire’de basılmış olması Çepnilerin ününün Anadolu’dan Mısır’a dek yayıldığının göstergesi olarak kabul edilmektedir. Zira eserde Çepnilerle birlikte bahis konusu olan ikinci Türk boyu Kınıklar ise zaten Selçukluları kurmuş olan hanedanın boyu olarak bilinmektedir (Sümer, 1992:9).
Yazıcıoğlu Ali, XV. yüzyılda Reşideddin’den yararlanarak Türkçeye çevirdiği Tevârih-i Âl-i Selçuk adlı eserindeki Oğuznâme’de de benzer bilgiler vermektedir. Çepni tabiri ise eserde “kandakı yağı göre derhal savaşır ve çapar” şeklinde manalandırılmıştır (Bostan, TA/VI:299). Mehmed Neşrî tarafından XV. yüzyıl sonlarında kaleme alınan Kitab-ı Cihannümâ adlı eserin “Evlâd-ı Oğuz Han ve Ensâb-ı Oğuz Han Beyanundadur” başlıklı giriş kısmında Oğuz Han’ın dördüncü Oğlu Gök Han’ın çocukları; Bayundur, Beceneh, Çavundur ve Çebni olarak sıralanmaktadır (Neşrî, 1987:13). Ebû’l Gâzi Bahadır Han’ın XVII. yüzyılın ikinci yarısında tamamladığı Şecere-i Terâkime adlı eserinde ise “Oğuz Han’ın Oğulları ve Torunlarının Adlarının Zikri” başlıklı bir bölüm yer almaktadır (Bahadır Han, 1980:44-45). Burada Oğuz Han’ın 24 torunu arasında Çepni 16’ıncı torunu olarak sıralanmakta ve isminin anlamı ‘bahadır / cesur’ olarak belirtilmektedir (Age, 1980:51). Yine aynı yüzyılda Kâtip Çelebi’nin kaleme aldığı Cihannümâ’da da Çepnilerden bahsedilerek Türkçe - Farsça karışımı bir dil kullandıkları hatta bu boydan Türkân-ı Çepni diye söz edildiği aktarılarak bunun bile Farsça karışımı bir tamlama olduğu beyan edilmektedir (Çelik, TA/VI:313).
Çepni tabirinin manası konusunda XX. yüzyıl tarihçileri farklı düşünmektedirler. M. Fuat Köprülü, Reşideddin ve Ebulgazi’nin Çepni kelimesine yükledikleri anlamla doğru orantılı olarak ‘çapmak’ fiilinden geldiğini kabul etmektedir (Bostan, TA/VI:307). Türk Mitolojisi’ni yazan Bahaeddin Ögel ise Reşideddin ve Ebulgazi’nin Çepni tabiri için verdikleri manaların boy adının esas kökü ve etimolojisiyle ilgili bulunmadığın belirtmektedir (Age, TA/VI:307). Türk Millî Kültürü’nü kaleme alan İbrahim Kafesoğlu’ysa Çepni isminin askerî teşkilat ve ünvanlarla ilgili olanlar kısmında Tarduş, Külbey, Çor gibi kelimelerle birlikte zikretmektedir (Kafesoğlu, 1986:218). Macar Türkolog Gyula Nemeth, Çepni isminin Kırgızca ‘çep’ (kalkan) ve Türkçe ‘çeper’ (duvar, çit, parmaklık) kelimelerinden geldiğini ileri sürmektedir. Kök anlamının da ‘muhafız, sınır koruyucu birlik’ manasına geldiğini ifade etmektedir (Çelik, TA/VI:313). Çepni tabirinin sonundaki ‘-ni’ ekinin ‘-ne, -na, -nek’ gibi bir küçültme eki olduğunu beyan eden Nemeth, Beçe-ne veya Peçe-nek boy isminin de benzer şekilde manalandırıldığını örneklemektedir (Bostan, TA/VI:308). Azeri tarihçi Soltanşah Ataniyazov, Şecere adlı eserinde Çepni tabirinin eski Türkçe bir kelime olarak ‘küçük gurup ve sürü’ manasındaki ‘çep, çöp’ sözcüğünden türediğini belirtmektedir (Çelik, TA/VI:313). Yerel tarihçi İ.Hakkı Kadıoğlu ise bu Türk boyunun Selçuklu Sultan Alâeddin’e çetelik yaptığından dolayı o dönemde çete diyemeyenlerin çetmi demiş olduklarını ve bu topluluğun ‘Çetmi’ ismini bu görevlerinden ötürü aldıklarını yazmaktadır (Bostan, 2002:352).
Çepni tabiri halk arasında yukarıdaki örnekle de birlikte ‘Çetmi, Çitmi, Çetni, Çipni, Çepnü, Çepne, Çapani, Çebni vb. söylenişlerle kullanılagelmiştir (Kaya, ÇAM/www.cepnikoy.net). Bu söylenişlere bölgede rastlanan Çebi / Çepi soyadlarını (Albayrak, 2003:134); Anadolu’nun dört bir yanındaki Çetme, Çitme ve Çetmi, Çepni sözcüğüne ekli sıfatlarla dolu yer adlarını (Gülensoy, 1979:88–90); İspanyol elçi Ruy Gonzales’in anılarında geçen Çapanlı / Çabanlı (Çobanlı) Türkleri beyanını (Cöhçe, GGG/1990:91) ve Hacı Halife’nin Cihannümâ’sındaki ‘Cibâl Çinî’ tabirini (Babinger, 2000:23) ilâve edersek epeyi geniş bir kullanım zenginliği tespit etmiş oluruz. Söylem zenginliğindekine benzer anlam zenginliğini özetleyecek olursak; “Savaşçı, düşmanı çarpan” ifadelerinde ittifak edebiliriz. Ve bu özellikler aynı zamanda Çepni tarihinin de özeti gibidir.
Tirebolulu Avni Alp Arslan’ın Rize kocamanlarından aktardığı “Rize’de ‘Çepni misin?’ demek ‘Yiğit misin?’ demek imiş” tespiti de bu kanaati destekler niteliktedir. Fakat Büyük Liman (Vakfıkebir), Görele, Tirebolu, Giresun kentindekilerin köylüleri bayağı görerek ‘Çepni’ diye küçümsediklerini de ilâve etmektedir (TDTD/CV:36). Alucra - Şebinkarahisar yöresi halkının da aynı manada Harşit Havzasında yerleşik insanlara ‘Çepni’ dedikleri, Harşit yöresi halkının da daha iç kesimlerdeki ilçe halkına ‘Ekinci’ dedikleri bilinmektedir (Kaya, ÇAM/www.cepnikoy.net). Abdülkadir İnan ise Birinci İlmî Seyahate Dair Rapor’unda Çepni kelimesinin farklı bir kullanım alanıyla ilgili bilgi vermektedir:
“Ofluların koyunlarına Çepni koyunu denilir. Giresun yöresinin koyunları Of koyunları gibidir. Bu koyunların kuyrukları incedir. Trabzon koyunları ise Karaman koyunlarına benzer. Bunun gibi Of’un beşiği de Çepnilerin beşiğinin aynıdır.” (Sümer, 1992:94)
2.1.2. Çepni Sembolleri
Türklerde boy teşkilatı çekirdek bir devlet modeli gibi düzenli ve sistemlidir. 24 Oğuz Boyu önce Üçoklar ve Bozoklar olarak 2’ye, sonrasında da Gün, Ay, Yıldız ve Gök, Dağ, Deniz hanlardan ötürü 6’ya ayrılır. Böylelikle her bir boy hem 4‘lü hem 12’li hem de 24’lü yapının içinde sistematik bir biçimde yer alır. Ongun ve damgadan tutun da şölende nerede oturacağı ve ne yiyeceği bile kaynaklarda yazılıdır. Bu hususta ilk kaynak sayılan Divân-ı Lügât-i’t Türk’te Kaşgarlı Mahmud, Oğuz boylarının yalnızca isim ve damga sembollerini vermiştir (Sümer, 1999:229). ‘L’ ve ‘I’ harflerinin yatık ve içiçe geçmiş haliyle şeklinde DLT’de 21’inci sırada verilen sembol Reşideddin’in Câmi-ü’t Tevârih’inde yana yatmış ve bir kuyruğu uzun ‘Y’ harfi gibi şeklinde verilmiştir (Sümer, 1999:230). Yazıcıoğlu Ali’nin Tevârih-i Âl-i Selçuk’unda geçen Çepni damgası ise öncekilerden de farklı olarak ‘T’ harfi şekliyle verilmiştir (Sümer, 1999:231). Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Terâkime’sinin “Oğuz Han’ın Torunlarının Adlarının Manası ve Damgaları ve Kuşlarının Zikri” bölümünde Çepni boyu damgası Reşideddin’dekine benzer fakat yatık değil dik ‘Y’ harfi olarak şeklindedir (Bahadır Han, 1980:51).
Câmi-ü’t Tevârih’de 24 Oğuz boyunun ongunu
[2]
de beyan edilmiştir. Buna göre 13 ilâ 16 arasındaki boyları oluşturan Gök Han oğullarının ve son sıradaki Çepni boyunun onkunları (ongun) sunkurdur. Sungur, doğan türünün en ünlü avcı kuşudur. Eski Türklerde şahıs adı olarak çokça kullanılan Sungur, Selçuklularda da Ak Sunkur - Kara Sunkur gibi söylenişlerle birçok Türk beyine isim olmuştur (Sümer, 1992:8). Yine aynı kaynağa göre Çepni ve diğer üç karındaş boy (Bayındır, Beçene, Çavuldur) toylarda ve şölenlerde koyunun ‘sol karı yağrın’ yani sol kürek kemiğinin bulunduğu kısmı yiyeceklerdir. Ki koyunun bu tarafının etinin en değerli kısmıdır (Sümer, 1992:8). Yazıcıoğlu’nda ise Çepni ongunu yine sunkur (sungur) ve ülüşü (et payı) yine sol karı yağrındır ama bu kaynakta ongun yerine kuş, ülüş yerine de sünük tabirlerini görüyoruz (Sümer, 1999:231). Şecere-i Terâkime’de Çepni boyunun kuşu (ongun) devlet kuşu / hümay olarak verilmekte olup diğer kaynaklardan farklı bir biçimde ongun ya da sembol kuşlar dörderli olarak karındaş boylarla değil birer birer ve ayrı ayrı olarak beyan edilir. Aynı kaynak ülüş / et payı hususunda da farklıdır. “Kün Han’ın Küçük Kardeşleri ve Oğullarına Yer Verdiğinin Zikri” bahsinde 24 boyu 12 çadıra yerleştiren Ebulgazi, sol yandaki birinci çadırda Kök (Gök) Han’ın büyük oğlu Bayındır ve Beçene’yi sol uyluğu pay vererek oturtur. Devamında ise “İkinci çadırda Çavuldur’u oturttular. Sol yanbaşı pay olarak verdiler. Çepni onu doğradı. Kanklı atlarını tuttu” ifadelerine yer vermektedir (Bahadır Han, 1980:47).
[1]
ve ülüşü
Eski Türklerde toy denilen resmî toplantılarda temel ziyafet eti olan koyunun sağ tarafını Boz Oklara bağlı ve en başta da Kayı olmak üzere Gün Han’ın oğullarının, koyunun sol tarafını da Üç Oklara bağlı ve en başta da Bayındır olmak üzere - Çepni dâhil - Gök Han’ın oğullarının yemesinin başlıca protokol kurallarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu mevki tertibine ‘orun’ denilmektedir ki Abdülkadir İnan orunlarla ilgili çeşitli şemalar da vermektedir. Reşideddin’in tespit ettiği kaz uçuşu şeklindeki oruna göre Çepni boyu en önde bulunan Hakanın hemen sol yanında ilk sırada, 6’lı toplamda da dördüncü sırada oturan dört boy arasındadır. Ebulgazi’nin aynı şekilde çizdiği oturma düzeninde ise Çepni Hükümdarın sol yanında ikinci, toplamdaki 12’li yapıda da 8’inci sıradaki iki boydan biridir (İnan, 1987:243-244).
Son olarak, bugün Giresun’un Espiye İlçesindeki Çepniköy’de Sungur isimli bir dağın bulunmasını ve yakın zamana kadar bu dağda kuzgun yuvaları olmasını (Kaya, 2007:?), Türkiye Cumhuriyeti’nin 45-46-47 ile 53 ve 55. Hükümetlerine bakanlık yapmış olan Gümüşhane Milletvekili Oltan Sungurlu’nun soyadının manasını Çepni boyuna ait ongunun tarihten günümüze yansımaları olarak kabul edebiliriz.
[1]
Boyun sembol hayvanı, eski Türkçede töz olarak geçer. İbrahim Kafesoğlu ise ongon olarak belirtir (1986:284).
[2]
Ziyafet veya şölenlerdeki et payıdır (Kafesoğlu, 1986:231.
Ana Sayfa|
Hakkımda|
Kitaplarım|
Alternatif Eksenler|
Harşit Çepnileri|
Fotoğraf Galerisi|
Ziyaretçi Defteri|
İletişim|
Tasarım & Hosting
Atak Domain